Gez Keyfim Gez © 2024

YER VE GÖK ARASINDA “ASILI” KALAN ÖYKÜLER; METEORA


 
Yunanistan’da bulunan Meteora bölgesindeki manastırların öykülerine kulak vermeden önce biraz tarihe göz atmakta yarar var. 2.Mahmut Dönemi’ni yeniden hatırlayalım. Kıyafet dahil, birçok yeniliğin uygulamaya konduğu ve “batılılaşma” hareketlerinin hız kazandığı dönem olarak kabul edilir (Islahat Dönemi 1808-1839) 2.Mahmut Dönemi. Aynı zamanda azınlıklara verilen imkanlarla demokratik adımların atıldığı ve padişahın yetkilerinin kısmen sınırlandırıldığı süreçlerin başlangıç dönemidir. En büyük sorun “yeniçeri isyanları” idi kuşkusuz ve Yeniçeri Ocağı 1826 yılında dağıtılarak, yerine yeni bir ordu kuruldu. Azınlıklarda baş gösteren huzursuzluklar da eşzamanlı gerçekleşiyordu. Özellikle Ruslar isyanların “tetikçisi” konumundaydı. Ruslar önce Sırpları, sonra da Rumları etkileyerek, 1821’de gerçekleşen Mora İsyanı’na sebep oldular. Üstelik bu ayaklanmaya Avrupa ülkeleri ile İstanbul’daki “Ortodoks Patriği”nin destek verdiği de anlatılır. Osmanlılar direnmiş olsa da, yeni ordu düzeninin henüz oturmamış olması sebebiyle, 1829 yılında Ruslar’la Edirne Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldılar. Bu antlaşmaya göre özerklik verilen ilk azınlık Sırplar, bağımsızlığını ilan edip, kendi devletini kuran millet ise Yunanlılar olmuştur.
 
14. yüzyıl itibariyle güç kaybetmeye başlayan Bizanslılar'dan sonra 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı hükümetine bağlanan ve 1829 yılına kadar Osmanlı’ya bağlı azınlık gruplardan olan Rumlar, ayrıcalığı en fazla olanlardı tarihi kayıtlara göre. Hatta Yunan Kültür ve Ekonomi Merkezi “Istanbul” idi. Peki neden ayaklandılar? 1789 yılında tüm dünyayı sarmaya başlayan milliyetçilik akımının yansıması (Fransız İhtilali) bu ayaklanmada etkili oldu deniyor. Bu akımı destekleyen aydınların ve din adamlarının da tesirleriyle birçok topluluğa dalga dalga yayılan “mutlak monarşi karşıtlığı” etkisini günden güne arttırmaya başlamış. Diğer görüş ise Bizans’ı yeniden kurma isteği yönünde. Bu isyanın 2.Mahmut’un “yeni ordu kurma ve güçlendirme zamanına” denk gelmesi talihsiz bir durum elbette.
 
İnsanlık tarihi boyunca ne çok karmaşa ve katliamlara sahne olmuş “din savaşları”. 3 büyük mezhebi bünyesinde barındıran “hıristiyanlık”, düşünce farklılıkları ve siyasi çıkarlar uğruna “doğu” ve “batı” şeklinde ayrılmış asırlar önce. Doğu kiliselerine Bizans-Ortodoks, batı kiliselerine Roma-Katolik demişler. Fikir ayrılıkları bitmeyince, 1054 yılında birbirlerini aforoz etmişler. Ortodoks kiliselerinin merkez noktası 8. yüzyıldan beri "Istanbul Fener Rum Patriği". Diğer kiliseler Yunanistan, Rusya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan, Romanya, Sırbistan, Kıbrıs, Suriye ve Habeşistan gibi ülkelerde bulunuyor. Ortodoksların ruhani başkanlarına “patrik” deniyor. Katoliklerde ise dini başkanın adı “papa”. “Aforoz” bir hayli uzun sürmüş. Çok yakın bir tarih olan 1962-1965 yıllarında mezheplerin sorunları konuşulmaya başlanmış ve “hıristiyan birliği” kurularak, 1054 yılında gerçekleşen aforoz iptal edilmiş. Adını “protesto etmek” fiilinden alan üçüncü mezhep olan Protestanlık ise 16. yüzyılda Roma-Katolik kilisesinin dayatmalarına başkaldırmak için Martin Luther tarafından çıkarılmış dini bir reform gibi algılansa da, öze, yani “kitaba dönüş” hareketi olarak nitelendiriliyor.
 
 
Hıristiyanlık dinine kısa bir giriş yaptıktan sonra rotamızı Ortodokslar'ın yaşadığı Yunanistan’a çevirebiliriz şimdi. Önce ilginç bir yerden bahsedelim. Rus Ortodoks rahiplerinin bin yıldır yaşadığı öyle bir bölge var ki, kediler hariç (fare avı için) her tür “dişi” canlının girmesi yasak; “Aynoroz”. Diğer adıyla Athos Dağı kaç asırdır kadın sesi duymuyor anlayacağınız. Neden? Çünkü din adamları “bekaret yemini” ediyorlar. Dünyevi zevkler yasak. “Kutsal Dağ” anlamına gelen 390m2’lik Aynoroz, Halkidiki yarımadasında bulunuyor. 9-10. yüzyılda oluşan bu topluluk, Bizans, Osmanlı ve Yunanistan dönemlerinde de bağımsız kalarak, özerk yapısını korumuş. Yunanistan’a bağlı olsa da adı “Aynoroz Özerk Ortodoks Cumhuriyeti”. Sadece deniz yoluyla ulaşım sağlanıyor ve herkes ziyaret edemiyor.
 
Gelelim çok sayıda Ortodoks Kilisesi bulunduran Yunanistan’ın Kalambaka kasabası yakınlarındaki kayalık bölge “Meteora”ya. “Havada asılı kalan” demekmiş Meteora. UNESCO 1988 yılında bu bölgeyi dünya mirası ilan etmiş. Pindos Dağları’nın yakınında, kaya sütunlar üzerine inşa edilen manastırlar, Aynoroz’dan sonra en önemli ikinci manastır topluluğu. 14.yüzyıl itibariyle güç kaybetmeye başlayan Bizanslılar'dan sonra Türkler'den kaçmak için ilk keşişlerin Aynoroz’dan bu bölgeye geldiği söylenir. Manastır sayısı 30 civarında iken günümüzde sadece 6’sı aktif olarak kullanılıyor.
 
Bilim adamları, bu kaya sütunların yaklaşık 60 milyon yıl önce oluştuğuna inanıyor. O zamanlar denizle kaplı olan bölgeden bir dizi doğal afetten sonra sular çekilmeye başlamış. Sert hava koşulları kayaların şekillenmesinde etkili olmuş. Benzer kaya sütunlar Almanya sınırları içerisinde yer alan “Saksonya İsviçresi”nde de mevcut.
 
 
Manastırların bu kadar yükseğe inşa edilmelerinin sebeplerinden biri yaratıcıya daha yakın olmak. Dualarının daha çabuk kabul olacağına ve yaratıcıya daha kısa sürede ulaşabileceklerine inanıyorlar. Buradaki manastırların temeli 11. yüzyılda atılmış olsa da ilk keşişler 9.yüzyılda kayalar arasında bulunan küçük mağaralarda münzevi yaşamlarına sığınmışlar. Hatta bu kayaları çıplak ellerle tırmandıkları anlatılır. 14. yüzyılda tüm manastırların en büyüğü olan Büyük Meteoro Manastırı kurulmuş. Hz.İsa'nın hayatından kesitlerin tasvir edildiği freskler günümüze kadar ulaşmış. Manastırlar arasında en az ziyaret edilenlerden biri Kutsal Üçlü Manastırı (Agia Triada). Muhtemelen 140 tane basamağı olduğu için :) James Bond 1981 yapımı olan “Sadece Senin Gözlerin İçin” filminin final bölümünde buraya tırmanmayı göze almış görünüyor. Filmin çekildiği Agia Triada Manastırı artık "James Bond’un Manastırı" diye de anılıyor. Bir ülkede bir bölgenin turizm patlaması yaşamasını istiyorsanız orada uluslararası bir sinema filmi çekmelisiniz. Herbir bölümü sinema filmi kalitesinde dizi de olabilir, “Game of Thrones” gibi. Bu ünlü dizinin de bazı sahneleri bu bölgede çekilmiş. Hatta dizinin çekim yerlerinden biri olan Hırvatistan’a bağlı Dubrovnik’te turistlere “Game of Thrones Turu” bile yapıyorlar. Film sektörü = turizm sektörü denebilir mi? Denebilir :)
 
 
Manastırların konumlarını görünce bu insanlar bu kadar yüksek ve dik sütunlara nasıl tırmanmışlar ve nasıl malzeme taşımışlar diye soruyorsunuz ister istemez. İlk zamanlar iskeleler kullanmış sonra da kanca ve halat merdivenleri ile ağlar yapmışlar. Sepetler ve ahşap merdivenler de ulaşım araçları arasında. 15-17. yüzyıllarda münzevi yaşama geçmek isteyen ve diğer manastırlardan gelen keşişlerin uğrak yeri olmaya başlamış Meteora. Osmanlı hakimiyetinde olsa da, Kanuni Sultan Süleyman'ın yönetiminde refahlarına kavuştukları söylenebilir. Hatta bu süreçte yeni manastırlar inşa edilmiş. Ancak 17. yüzyıldan sonra gerçekleşen askeri müdahale ve yağmalardan ötürü huzursuzluklara gebe kalan Meteora’yı keşişler terketmeye başlamış. Osmanlılara karşı 1820-1829 yıllarında (2.Mahmut Dönemi) ayaklanan Yunanlılara bu manastırların destek verdiği de söylenir (yazının girişinde bahsetmiştik). 1920 yılını takip eden yıllarda kayalara oyulan merdiven ve köprülerle yeniden refah dönemine geçilmiş ancak, 2.Dünya Savaşı’nda yine zarar görmüş. Bu arada kadınların da 1921 yılına kadar bu manastırlara girmesi yasakmış. Kurucuları Athos Dağı’ndan gelmiş sonuçta, şaşırmıyor insan :) Günümüzde bölgeye her geçen gün daha çok ziyaretçi ve hacı geliyor. Ziyaretçilere açık olan altı manastır varlığını sürdürüyor ve rahip/rahibe yetiştiriyor. Temelde her birinde Bizans sanatına rastlamak mümkün. Rahipler ve rahibeler resim sanatı geleneğini de devam ettiriyorlar. 60’lı yıllardan sonra yapılan restorasyon çalışmalarıyla 2000 yıllık Ortodoks geleneği ve Bizans tarihi burada koruma altına alınmış.
 
 
UNESCO, kutsallık atfedilen Meteora’yı evrensel anlamda “insanlık anıtı” olarak nitelendiriyor. Ayrıca Bizans mimarisi ile buluşan doğal güzellikler bu bölgeyi “kültürel miraslar” arasına katıyor. Ortodoks geleneğinin devamı için 1995 yılında çıkarılan bir kanunla Meteora “kutsal, değiştirilemez ve dokunulamaz” bölge olarak ilan ediliyor. Burası ruhsal gelişimin ve ahlak değerlerinin simgesi olarak görülüyor. Rahiplerin özellikle uyguladıkları bazı kurallar var; saflık, alçakgönüllük, dünya malına önem vermeme, itaat ve sabır gibi. Egolarını ve bedenlerini “kurban” edecek her tür zorluğa katlanıyorlar. Çünkü onlara göre çekilen acılardan sonra dökülen gözyaşı ruhu arındırıyor. Rahip veya rahibe olmak isteyen gençler 3 yıl süresince test ediliyor. Bu insanların tek gayesi “dünyayı terketmek”. Manastır hayatını, Ortodoks geleneğini ve Bizans sanatını turistlere de anlatıyorlar.
 
Yüksek kumtaşı zirveleri, dünyanın dört bir yanından gelen kaya dağcıları için de bir cazibe merkezi. Selanik'ten veya Atina'dan otobüs, tren veya özel araç ile ulaşılabiliyor. Selanik'ten araba ile yaklaşık 3 saat sürüyor. İpsala gümrük kapısından uzaklığı yaklaşık 620 kilometre.
 
Yunanistan’ın en eski yerleşim birimlerinden biri olan Teselya’ya bağlı Kalambaka'da, ya da 1.200 kadar yerlinin yaşadığı Kastraki Köyü'nde uygun fiyatlarda konaklayabileceğiniz otel ve pansiyon bulunuyor. Eğer fotoğraf amaçlı giderseniz yaz aylarını hiç düşünmeyin :) Kavala’da tatil yapın daha iyi :) Sisli havaların hakim olduğu ilkbahar veya sonbahar mevsimlerinde manastırları “havada asılı” şekilde fotoğraflayabilirsiniz. Bu arada ziyaretçi kabul eden manastırların içini turist kıyafeti ile gezmeniz yasak. Bacaklar ve kollar kapalı olmalı. Dilerseniz giriş kapısından da örtü temin edebilirsiniz. Temelde her manastırın yaşam tarzı aynı olduğundan, bir rahip, bir de rahibe manastırı gezmeniz yeterli olur ilginiz varsa. Altı manastırda sadece 60 kadar rahip ve rahibe yaşıyor. Sonuç olarak sütun kayaların zirvesine kurulan ve “cennete ulaşmaya” çalışan manastırlar görülmeye değer yerlerden...
 
Meteora'ya kadar gitmişken bu fotoğrafta gördüğünüz şelalesi ile ünlü Trikala bölgesini de ziyaret etmeyi unutmayın :)
 
 
 
"Gitmiş kadar olmak için" bir de drone çekimlerinden oluşan kısa bir video hazırladık size, keyifli seyirler :)
 
 
HAZIRLAYAN ve DERLEYEN :