Sis ve gölün buluştuğu yer ; Geroldsee.

Geroldsee, diğer adıyla Wagenbrüchsee, Almanya’nın Bavyera Eyaleti ilçelerinden biri olan ve binalarında dış cephe fresk sanatıyla ünlü Garmisch-Partenkirchen’e oldukça yakın, Krün beldesinde, etrafı sazlıklarla çevrili bir göldür. Çevresinde barındırdığı geniş yeşil alan ve üzerindeki çiçekler öyle huzur verici ki, yalın ayak bile basmaya kıyamıyorsunuz. Küçük bir ormanın içinde gizleniyor olması, doğal yapısını korumasını sağlamış. Arkasında Karwendel ve Wetterstein sıra dağlarının dizildiği 14m derinliğindeki göl manzarasını, özellikle sisler arasından doğan güneş altın gibi süslüyor.

Aracınızı park ettikten sonra göl istikametine doğru yürüdüğünüzde, çok geniş çimenlik alanlara dağılmış küçük ahşap kulübeler giriyor görüş alanınıza. Bu çimenliğin üst kısmına dikkatli baktığınızda üç ayaklı „şeyler“ görüyorsunuz. Henüz gün doğmadığı için belli belirsiz karartı şeklinde duruyorlar, işte onlar tripod :) Evet burası fotoğrafçıların uğrak yerlerinden biri. Gittik, gördük. Orada öylece dikilmekle haklılar :) Bu kadar ihtişamlı bir gün doğumu az yerde olur. Sis, bulut geçişleri, kızıllık, geniş çimenlik alanlar, papatyalar, sazlık, ahşap kulübeler, dağ silsilesi, göl, patika yol… Ne diyelim ki, hepsi bir arada.

Gerold‘un „mızrak tutan hükümdar“ gibi bir anlamı var, eski Alman isimlerinden biri. Buraya yakın rotalar arasında Zugspitze, Eibsee Gölü, Barmsee Gölü, Grubsee Gölü, Tennsee Gölü, Garmisch-Partenkirchen, Partnachklamm Kanyonu, Kral Şatoları gibi alternatifler de mevcut. Geroldsee’de 3-4 saat geçirdikten sonra yakın yerlere de uğrayabilir, gününüzü zenginleştirebilirsiniz. Her mevsim sunduğu güzellikler farklı. İster bisikletle, ister keyifli yürüyüşlerle ya da yaz aylarında çimenlere uzanarak buranın tadını çıkarabilirsiniz.

Krün beldesi 1803 yılına kadar „Freising Piskoposluk“ bölgesi dahilinde olan yerlerdenmiş. Bu tarihten sonra Bavyera Krallığı‘na bağlanmış. Bavyera bölgesinde gelişen sekülarizm akımı ile manastır gibi dini mekanlar kapatılmış. O zamandan bu yana önemi giderek azalmış bu bölgenin. Günümüzde üniversiteleri ile ünlü merkezlerden biri. Garmisch-Partenkirchen’i gördüğünüzde muhafazakarlığı net olarak görüyorsunuz. Tarihi yapıları ve dış cephe freskleri dini motiflerle süslü.

İlginç şeyler yaşanmış bölge tarihinde. Bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz 16.yüzyılın sonunda onlarca kişinin „büyücü“ olarak yargılandığı, „büyücü avı“ sürecinin yaşanmış olması. Bu kişilerden 51’i idam edilmiş, bazıları da şeytanın işaretini taşıdıkları gerekçesiyle yakılmış. Bu büyücüler arasında sadece bir erkek var, diğerleri kadın. Bu kadınların tespit edilmesi için dini lidere yakın bir erkeği görevlendirmişler, güya gözünden anlıyor, hissediyormuş büyücü olduğunu kadınların. Veba salgını, diğer hastalıklar, hayvan ölümleri, ekin alanlarının zarar görmesi gibi talihsiz olaylar baş gösterince, halk da huzursuz olmaya başlamış. Aslında halkta hurafelere inanma eğilimi yüksekmiş. Önce 4 kadın tutuklanmış, sonra giderek çoğalmış sayı. 8.yüzyılda hıristiyanlık yayılmış olsa da, „hurafe“ niteliğindeki inançlar uzun süre devam etmiş. Ekonomik zorluklar baş gösterip, arkasından veba salgını gelip türlü türlü olumsuzluklar yaşanınca, tüm bunlardan sorumlu insanlar aranmış ve maalesef hedeftekiler "kadınlar" olmuş. Diri diri yakılmış, idam edilmiş, ya da intihara sürüklenmişler. Bu olay „Büyücü Avı“ olarak tarihe geçmiş. Bu „av“ neredeyse tüm Avrupa’yı sarmış ve binlerce kadın suçlanmış...