Doğanın sabrını, mevsimsel döngülerdeki uyumu ve içinde barındırdığı canlı cansız varlıklara nasıl kucak açtığını anlayabilmek için çok iyi bir gözlemci ve araştırmacı olmak gerekiyor. Doğanın insana öğrettiği en önemli şey kuşkusuz kendini yenileyen, daha doğrusu her seferinde "küllerinden yeniden doğan" özelliği. Doğanın bu felsefesini anlayabildiğimiz taktirde kendi hayatlarımıza uyarlayabiliriz. Bu bilgiyi özümsemek için gözlemcinin elbette biraz detaycı olması gerekiyor. Her yaprağın aynı incelikte olmadığını, göl buz tutmuş olsa da özünden birşey kaybetmediğini veya dağların yalnızlığını paylaşan çiçekleri dağa tırmandığında görebileceğini bilir örneğin. Doğayı kendinize dost edindiğinizde sizden ne sisi, ne bulutu, ne ihtişamlı gün doğumlarını ne de kızıl gün batımlarını esirger, yeter ki onu anlamaya çalışın. 

 

Söyleşi bölümümüzün konuklarından olan Hayrettin Bilgin, 1973 Samsun doğumlu ve 1980 yılından beri Almanya'da Ludwigsburg şehrinde yaşıyor. Avrupa'nın dağlık bölgelerinde ayak izleri var. Zaman buldukça yüksek yerlere trekking yapıyor ve fotoğraf çekiyor. Kendisi tam bir doğa insanı. Gittiği yerlerde konaklama tesisi yoksa, "uyku tulumu ne güne duruyor" diyenlerden. Az söz, çok fotoğraf diyerek derledik söyleşimizi.