M.Ö. 4000’li yıllardan kalma izler var İzmir Karaburun’da. Birçok imparatorluğa ev sahipliği yapmış bölge, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri. Türk kimliğini 1320 yılında Çaka Bey tarafından alınıp, Aydınoğulları egemenliğine dahil edilerek kazanmış. 1415 yılında ise Çelebi Sultan Mehmet, Osmanlı himayesine almış. Karaburun Yarımadası en çok Şeyh Bedrettin İsyanı ile anılır. Ünlü edebiyatçı Nazım Hikmet’in de “Şeyh Bedrettin Destanı”nda bu olaydan esinlendiği yazar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ada, işgalcilerin eline geçmiş. 1919’da başlayan Milli Mücadele ile 1922 yılında Yunanlılar Türklere iade etmişler buraları. Karaburun ilçesi yüzölçümü çok küçük olmasa da düşük bir nüfusa sahip. Özellikle 1923 yılından önce oldukça kalabalık bir yerleşim yeri olmasına rağmen, “Milli Mücadele” sonrasında Rumlar göç etmek zorunda kalmışlar. Onlardan kalma boş köyler mevcut hala. Rüzgarı ile ünlü Karaburun, virajlı yolları, bakir koyları, doğal zenginlikleri, antik döneme kadar uzanan tarihi ve temiz denizi ile anılıyor. Karaburun Yarımadası narenciye ürünleri, nergis çiçeği, hurma zeytini, balığı ve enginar sebzesi ile ünlü. Elliden fazla şifalı ot türüne sahip olan bölge İzmir’e yakl. 105km uzaklıkta.  

 

 

İlçenin barındırdığı mahallelerden biri de Sarpıncık. İzmir Körfezi’ne gelen gemileri bu köyde bulunan ve denizden yüksekliği yaklaşık 100m olan “Sarpıncık Feneri” karşılıyor. Biz feneri bulmaya gittiğimizde aşağıya, oradan da yukarıya çıkan patika bir yoldan geçtik ve zaman kaybettik. Sarpıncık Köyü’ne gelince soldan yukarı doğru devam ettiğinizde fenere ulaşmanız daha kolay. Eşsiz manzaralar sizi yolunuzdan alıkoyacak, bu kesin, ne de olsa burası Ege:)  1938 yılı yapımı olduğu söylenen fenere oldukça iyi bakılmış. Çeşme ve Foça arasındaki burunda konumlandırılan fenerde, özellikle fotoğraf severler elde edecekleri gün batımı kadrajlarını seveceklerdir. Bu bölgeye ziyaretinizde birleştirebileceğiniz birçok da mekan var. Bafa Gölü, Selçuk, Şirince, Kuşadası, Foça, Aydın, Çeşme bunlardan sadece birkaçı. Fotoğraf severler için tavisye ettiğimiz rotalardan biridir bu fener... Tripodunuz hafifse rüzgarla başınız derde girebilir, şimdiden uyaralım :)